
TEŞEKKÜRLER,
Masal Bahçesinin Güzide Yazarlarına ,
Okurlarımıza ,
Katılım Sağlayan Değerli Ortaklarımıza Sonsuz Teşekkürler.
TÜM HAKLARI eTWİNNİNG MASAL BAHÇESİ PROJESİNE AİTTİR.





Bir varmış bir yokmuş;evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal, pireler berber iken dedem daha beşiğinde tıngır mıngır sallanırken Kaf Dağı'nın henüz bilinmez diyarların iki genç delikanlı yaşarmış . Bu iki delikanlı tıpatıp benzermiş ama ikisi de bunu bilmezmiş.






Birbirlerine benzedikleri kadar da hayatları birbirinden farklıymış. Bu iki delikanlıdan birinin adı Delioğlan'mış.


Bu Delioğlan yokluğun içinde doğup büyümüş. Anası babası, o daha yeni yeni büyümeye başlarken ölmüş. Delioğlan gariban bir şekilde ortada kalmış .






Delioğlan yalnızlığın acısını yüreğinde hissetmeye başlamış. Artık buralarda duramayacağını anlayan Delioğlan o küçük yaşta düşmüş yollara...Az gitmiş,uz gitmiş ,dere tepe düz gitmiş.Türlü tehlikeler atlatmış.Sonunda bir dağın eteklerine varmış..



Delioğlan o kadar yorulmuş ki dinlenmek için şöyle bir uzanayım demiş. Ama oracıkta yorgunluktan derin bir uykuya dalmış ve bir rüya görmüş.
Delioğlan düşünde aynı kendisine benzeyen bir oğlan görmüş. Oğlan ona demiş ki: "Ey benim eşim, can kardeşim! Kara Ormanda bir cadı tarafından tutsak edildim. Cadı sadece Akdağ'daki uçurumun kenarında yetişen mor çiçeği istiyor. Mor çiçek öyle bir çiçekmiş ki koparanın elinde kuruyup kalıyormuş. Yalnızca birbirinden haberi olmayan ikizlerin dışında. Kardeşim kaderimiz birbirimize bağlı!"

Delioğlan'ın burnuna konan bir kelebek onu uykusundan uyandırmış.Gördüğü düşün etkisinde etrafa şaşkın şaşkın bakmış.Sonra gördüğü düşü ve düşündeki oğlanın söylediklerini hatırlamış.Kendi kendine "Acaba söyledikleri gerçek mi?"demiş.Bunu anlamak için Akdağ'a gitmeye karar vermiş.

Fakat Akdağ'a nasıl gideceğini bilmiyormuş.Bir anda kelebeğin ona kanat çırptığını farketmiş. O an kelebeğin yolu bildiğini anlamış ve sevinmiş. Kelebeğin yalnızca 15 saatlik ömrü kaldığını hesaplayarak ; burnuna konan kelebeğin peşine takılıp Akdağ istikametine doğru yola düşmüş.Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş . Lale, sümbül biçmiş, soğuk sulardan içmiş. Bir de dönüp bakmış ki ne görsün!...Bir arpa boyu yol gitmiş.




Vaktinin az kaldığı düşüncesi ile hızlanmış.O hızlandıkça yol sanki daha da uzuyormuş.Tam nefes nefese kalmış ki bir kulübe görmüş.Kulübenin önünde yaşlı mı yaşlı bir adam duruyormuş.Delioğlan:''Bu kadar yaşlı ise elbet hayat tecrübesi de o kadar fazladır.Bana akıl verir.''diye düşünmüş.Kulübeye yaklaştığında Yaşlı Adam Delioğlan'ı fark etmiş ve yanına gelmesini beklemiş.Sanki yaşlı adam onu bekliyor gibiymiş.Delioğlan buna şaşırmış.Yine de ondan yardım istemekte kararlıymış.Başından geçenleri anlatmış



Yaşlı Adam Delioğlan'a :''Sana yardım edeceğim; beni dikkatle dinle. Uçurumda olan Mor Çiçek'i almak için sadece bir yol var. Mor Çiçek'in bekçisi Tek Gözlü Deve görünmeden geçmelisin. O Mor Çiçek sihirli bir çiçektir. Herkes onu almak için gitmiş ama hiç kimse oraya gidip dönmemiştir. O yol çok tehlikeli. Nice delikanlılar, nice zırhlı askerler gitti ama dönmedi. Şu kelebeğe bak!!'' demiş. O anda kelebek beyaz bir kurt olmuş. Dönüp bakmış Yaşlı Adam yok olmuş



Delioğlan çok şaşırmış. Tehlikelerle dolu bu yoldan nasıl giderim diye düşünmüş. Beyaz Kurt'tan yardım istemiş. Kurt kabul etmiş. Kuyruğunu tutmasını ve ayak izlerini takip etmesini istemiş. Delioğlan denilenleri yapmış. Birden kendini Akdağ'daki uçurumun kenarında bulmuş. Tek Gözlü Deve görünmeden Mor Çiçek'i nasıl alırım diye düşünmeye başlamış.



Delioğlan Beyaz Kurt'un dediğini yapmış ve kuyruğundan tutup onu takip etmeye başlamış.Az gitmişler uz gitmişler,tehlikeli yollardan geçmişler.Delioğlan çok yorulmuş,uykusu gelmiş.Beyaz Kurt bir mağara bulmuş.''Burada dinlenelim sabah olunca ilk iş Mor Çiçek'i bulmaya gideriz.''demiş.Uyandıklarında Delioğlan bir de ne görsün!?Beyaz Kurt kelebeğe dönüşmüş.Ne yapacağını bilemeyen Delioğlan kelebeğin mağaradaki gizli bir yolu işaret ettiğini görmüş.


-Bu işaret yetmez, başka yollar da göstermelisin bana, yalvarırım yardım et! diye haykırmıs Delioğlan.
Kelebek Delioğla'nın sözlerinden sonra ona acıyarak orada kalmaya karar vermiş ve beyaz bir periye dönüşmüş. Delioğlan periden gözlerini alamamış çünkü çok güzelmiş. "Ben Masal Perisi'yim"-deyip kendisini tanıtmış. "Bundan sonra sana hep yardım edeceğim ve gerektiği zaman yanında olacağım. Hadi şimdi şu Mor Çiçek'e nasıl ulaşacağımıza bakalım"




Delioğlan Masal Perisi'nin güven veren tavrından çok etkilenmiş.Mağaranın içindeki gizli yolda bir süre perinin yaydığı ışıkla ilerlemişler.Derken mağaranın sonuna gelmişler.Delioğlan heyecanla,"Şimdi ne olacak?" diye atılmış.Peri o güven dolu sesiyle,"Delioğlan, bir yol biterse; bir diğeri başlar.Her yolun kendine göre zorlukları vardır.Biz seninle beraber bu zorlukların hepsini aşacağız.Merak etme!"demiş.Peri sözlerini bitirir bitirmez kendilerini derin mavi suların içinde bulmuşlar.Delioğlan çok korkmuş korkmasına ama aynı zamanda gördüğü manzara karşısında büyülenmiş.Masal Perisi Delioğlan'ın elini bir an olsun bırakmıyormuş. Masmavi suyun içinde sanki düz bir yolda ilerliyorlarmış.Tam o sırada kayalıkların arasında parıldayan büyük bir anahtar görmüşler.


Masal Perisi önde Delioğlan arkada suyun içinde anahtarı kovalamış durmuşlar.Sonunda sahile ulaşmışlar bir bakmışlar ki,Akdağ tam karşılarında duruyor.Delioğlan o anda anlamış ki,önlerine çıkan her engel aslında onu hedefine ulaştıran birer araç görevinde.


Masal Perisi Delioğlan'a dönerek ''Bundan sonra yola tek başına devam etmen gerekiyor''demiş.Delioğlan'a veda eden Masal Perisi tekrar kelebeğe dönüşerek oradan uzaklaşmış.Bu durum karşısında üzülen Delioğlan tam çaresizlik içinde ne yapacağını düşünürken,Akdağ'ın önündeki mağarayı farketmiş.

Mağaranın kapısına doğru yaklaşınca bir de ne görsün? Kapının üzerinde
“Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman, bilmem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!” Mevlana.
yazısı yazıyor.

O zaman anlamış ki, sabırlı ve kararlı olursa başaramayacağı hiç bir şey yok şu hayatta.
Delioğlan yazıyı iyice kazımış aklına.Kazımış kazımasına da önünde duran bu kocaman kaya parçasının kapısı nasıl açılır, o kapıdan içeri girince içeride neler vardır bir türlü bilemiyormuş.Çaresizce mağaranın önünde bir sağa bir sola volta atıyormuş.Bir yandan gördüğü rüyanın etkisiyle alıp başını buralara kadar geldiği için kendine kızıyor bir yandan da yolculuğunda karşılaştığı olayları düşünerek gerçek olabilir mi diye düşünüyormuş.Düşüncelere dalan Delioğlan saatin ilerleyip geceyi bulduğunu fark etmemiş bile.Ne mağaradan içeri girebilmiş ne de Akdağ'a ulaşabilmiş.Gecenin karanlığında bir tek ayın ışığı vuruyormuş etrafa. Bu kara gecede bir şey yapamayacağını kabul edip kıvrılmış bir kayanın dibine. Sabah ola hayrola diyerek.


Gecenin ilerleyen saatlerinde rüya mı gerçek mi olduğunu anlayamadıgı bir sesle uyanmıs Delioğlan. "Şimdi tam zamanı, kapının önünde ayışığının vurdugu noktada dur ve tam üç kez tıklat kapıyı" diyormuş duyduğu ses. Delioğlan hemen kalkmış ve ayışığının aydınlattığı yerden kapıya üç kez vurmuŞ. Bir anda mağaranın kapısı hareket etmeye başlamış ve mavi parlak bir ışık belirmiş.

o KO kadar parlak bir ışıkmış ki Delioğlan'ın gözleri kamaşmış. Kısık gözlerle mağaranın içine bakarken içeriden bir el ona doğru uzanmış. Delioğlan çok korkmuş ama elin sahibini görünce korkusu yerini sevince bırakmış . Çünkü bu el Masal Perisi ne aitmiş.

Karşısında Masal Perisi'ni gören Delioğlan sevinçle birlikte yaşadığı şaşkınlığı gizleyememiş.Masal Perisi, Delioğlan'a şunları söylemiş:'' Şaşkınlığını anlayabiliyorum,yoluna yalnız devam etmen gerektiğini söylemiştim.Aslında bu, seni denemek için küçük bir sınavdı.Ve sen, korkuna yenik düşmedin,mağaranın kapısında sabırla bekledin.Doğru zaman geldiğinde cesaretini toplayıp, kapıyı çaldın.Böylelikle bu sınavı başarıyla geçtin.Haydi şimdi tut elimi ve gir içeri. Bundan sonra yola birlikte devam edeceğiz.''

Mağaradan içeri giren Delioğlan ve Masal Perisi birdenbire karşılarında Delioğlan'a tıpatıp benzeyen bir delikanlı görmüşler. Bu delikanlının adı Sarp'mış. Mağarada yıllardır hapis olan Sarp onları karşısında görünce sevincini ve şaşkınlığını saklayamamış .Çok bitkin ve kötü bir halde olan delikanlı onlardan yardım istemiş. Onu yıllardır hapseden Tek Gözlü Dev'den kurtulmanın tek yolu onlarla bereber Akdağ'a gitmek olacakmış.

Delioğlan kardeşi Sarp'a kavuşmanın sevincini yaşayamadan onu buradan nasıl kurtaracağını düşünmeye başlamış.Kardeşi Sarp bitkin,halsiz bir o kadar da parlayan,umut dolu gözlerle bakıyormuş Delioğlan'a .Kardeşinin onu kurtaracağına olan inancı sonsuzmuş.Derken Delioğlan'nın aklına bir fikir gelmiş.



Masal Perisi'nden yardım istemeye karar vermiş. Masal Perisi'ne:
-"Beni ve kardeşimi görünmez yapar mısın?" diye sormuş. Masal Perisi :
-"Sen ne dilersen yerine getiririm." demiş.




Masal Perisi, Delioğlan ve kardeşi Sarp'ı görünmez hale getirmiş ancak gün doğmadan mağaradan çıkmaları gerektiğini hatırlatmış. Masal Perisi'nin yapacağı sihir gün ışığı ile etkisini kaybediyormuş.Acele etmeleri ve dikkatli bir şekide dar geçitleri geçmeleri için fazla zamanları yokmuş.



Delioğlan ve Sarp Masal Perisine tamam diyerek mağaradan çıkmış.Masal Perisi arkalarından sürekli sihirin gün doğunca kaybolacağını ve acele etmeleri gerektiğini tekrarlayıp durmuş.
Gecenin karanlığında ne yapacaklarını ve nereye gideceklerini bilmeden yol alıyorlar bir taraftan da bu olan bitene bir anlam vermeye calışıyorlarmış.Delioğlan ve Sarp aynı anda oldukları yerde donup kalmışlar.Karşılarında gördükleri şey karşısında gözlerine inanamamışlar.


Tam karşılarında duran tek gözlü devmiş. Dev onları görmüyormuş.Sessizce oradan geçelim demiş Sarp, Delioğlan'a. Karanlıkta devin yanından geçerken Sarp bir dala basmış ve dal kırılnca ses çıkarmış. Dev bu sesi duymuş ve :



Kim var orda? diye bağırmış. Delioğlan ve Sarp korkudan kıpırdayamıyorlarmış. Dev yanlarına doğru gelmiş. Sizi göremiyorum ama kokunuzu alıyorum, burada olduğunuzu biliyorum demiş. Sarp ve Delioğlan ne yapacaklarını bilemez halde dururken birden Sarp'ın aklına bir fikir gelmiş.



Tek gözlü deVin ıslık sesinden hiç hoşlanmadığını biliyormuş. İkisi birden ıslık çalmaya başlayınca dev,birden afallamış. Kulaklarını kapatıp, yeter birisi şu ıslığı durdursun diye bağırıyormuş. Sarp ve Delioğlan ıslık çala çala arkadalarına bile bakmadan kaçmışlar.



Yıllardır tutsak ettiği Sarp'ı ıslık sesinden tanıyan Tek Gözlü Dev, onu elinden kaçırdığını anlamış ve buna çok üzülmüş. Dağın eteğinde öylece kalakalmış. Sarp ve Delioğlan kaçarken karşılarına efsuni bir köy çıkmış.


Köye girip girmemek konusunda kararsız kalmışlar.Orada neyle karsılaşacaklarını bilmiyor ve ister istemez korkuyorlarmış.Görünmezlik sihrinin kaybolmasına da az kalmış.

İki kardeş korku içinde bu köydeki insanlardan yardım istemeye karar vermişler ama görünmezlik sihiri sabaha karşı biteceği için beklemenin daha doğru olduğunu düşünmüşler.



- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors

TEŞEKKÜRLER,
Masal Bahçesinin Güzide Yazarlarına ,
Okurlarımıza ,
Katılım Sağlayan Değerli Ortaklarımıza Sonsuz Teşekkürler.
TÜM HAKLARI eTWİNNİNG MASAL BAHÇESİ PROJESİNE AİTTİR.





Bir varmış bir yokmuş;evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal, pireler berber iken dedem daha beşiğinde tıngır mıngır sallanırken Kaf Dağı'nın henüz bilinmez diyarların iki genç delikanlı yaşarmış . Bu iki delikanlı tıpatıp benzermiş ama ikisi de bunu bilmezmiş.






- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE(111)
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $11.19+) -
BUY THIS BOOK
(from $11.19+) - DOWNLOAD
- LIKE (111)
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE(111)
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!