

Frederick by Leo Lionni is a collaborative story drawn by the kindergarten children in collaboration between Kutipoğlu Anaokulu Tepebaşı, Turkey and I° Circolo Didattico "G. Falcone" di Conversano (BA) - Italy
within the eTwinning project "Pezzettino&co".

All along the meadow where the cows grazed and horses ran, there was an old stone wall. In that wall, not far from the barn and the granary, a chatty family of field mice had their home. but the farmers had moved away, the barn was abandoned, and the granary stood empty.
Lungo il prato, dove un tempo pascolavano le mucche, c'era un vecchio muro. Tra le pietre del muro, vicino al granaio, cinque allegri topi di campagna avevano costruito la loro casa. Ma quando i contadini avevano abbandonato la fattoria, il granaio era rimasto vuoto.
İneklerin otlayıp atların koştuğu çayır boyunca, eski bir taş duvar uzanıyordu. Bu duvar, ahır ile tahıl ambarının yakınlarındaydı. İçinde bıcır bıcır konuşan bir fare ailesi yaşıyordu. Ama çiftçiler gitmişti...Ahır terk edilmiş, tahıl ambarı boş duruyordu.

And since winter was not far off, the little mice began to gather corn and nuts and wheat and straw. They all worked day and night. All-except Frederick.
L'inverno si avvicinava e i topolini dovettero pensare alle scorte. Giorno e notte si davano da fare a raccogliere il grano e noci, pieno e bacche. Lavoravano tutti. Tutti tranne Federico.
Kış iyice yaklaşmıştı. Küçük tarla fareleri de mısır, fındık, buğday ve saman toplamaya başladılar. Hepsi gece gündüz çalışıyordu. Biri dışında:Frederick!

"Frederick, why don't you work?" they asked.
"I do work" said Frederick.
"I gather sun rays for the cold dark winter days."
“Federico perché non lavori?” chiesero. “Come non lavoro!” rispose Federico un po’ offeso. “Sto raccogliendo i raggi del sole per i gelidi giorni d'inverno.”
"Frederick, niçin çalışmıyorsun?" diye sordular. "Hiç çalışmaz olur muyum?" dedi Frederick. "Soğuk, karanlık kış günleri için güneş ışını topluyorum."

And when they saw Frederick sitting there, staring at the meadow, they said, "And now, Frederick?" "I gather colors," answered Frederick simply. "For winter is gray"
E quando videro Federico seduto su una grossa pietra, gli occhi fissi sul prato, domandarono: “E ora, Federico, che cosa fai?” “Raccolgo i colori” rispose Federico con semplicità. “L'inverno è grigio.”
Frederick'i orada oylece oturmus, çayıra bakarken görünce "Peki şimdi, Frederick?" dediler. Frederick de "Renk topluyorum çünkü kış külrengi olur" demekle yetindi.

And once Frederick seemed half asleep. "Are you dreaming, Frederick?" they asked reproachfully. But Frederick said, "Oh no, I am gathering words. For the winter days are long and many, and we'll run out of things to say."
Un'altra volta ancora, Federico se ne stava coccolato all'ombra di una pianta. “Stai sognando, Federico?” gli chiesero con tono di rimprovero. Federico rispose: “Oh, no! Raccolgo parole. Le giornate d'inverno sono tante e lunghe. Rimarremo senza nulla da dirci”.
Bir keresine Frederick ha uyudu ha uyuyacak bir haldeyken, ailesi alınmış "Hayallere mi daldın, Frederick?" diye sormuştu. "Yoo, hayır, sözcük topluyorum. Kış günleri uzun olur, bitmek bilmez, o yüzden söyleyeceklerimiz tükenecektir" demişti Frederick.

Venne l'inverno e quando cade la prima neve, i topolini si rifugiarono nella tana tra le pietre. In principio si rimpinzarono allegramente e si divertirono a raccontarsi storie di gatti sciocchi e volpe rimbambite. Ma, a poco a poco, consumarono gran parte delle noci e delle bacche, il fieno finì e il grano era solo un lontano ricordo. Nella tana si gelava e nessuno aveva più voglia di chiacchierare. Improvvisamente, si ricordarono ciò che Federico aveva detto del sole, dei colori e delle parole. “E le tue provviste, Federico?” chiesero.
Derken kış günleri geldi ve ilk kar düştü. Böylece beş minik tarla faresi taşlar arasında gizlendikleri yere gitti. Başlangıçta bol bol yiyecekleri vardı. Birbirlerine budala tilkiler ile aptal kediler hakkında hikayeler anlatıyorlardı. Mutlu bir aileydiler. Ama bir tane bir tane daha derken fındıklarla meyvelerin çoğunu yiyip bitirmişlerdi. Bir de baktılar ki ne saman kalmış geriye ne bir mısır tanesi. Duvarda yaşadıkları yer soğuktu ve kimsenin içinden konuşmak gelmiyordu. O zaman Frederick'in güneş ışınları, renkler ve sözcükler hakkında söylediklerini hatırladılar. "Senin topladıkların nerede Frederick?" diye sordular.




“Chiudete gli occhi” disse Federico, mentre si arrampicava sopra un grosso sasso. “Ecco, ora vi mando i raggi del sole. Caldi e vibranti come oro fuso…” E mentre Federico parlava, i quattro topolini cominciarono a sentirsi più caldi. Era la voce di Federico? Era magia?
İri bir kayanın üzerine çıkarken "Yumun gözlerinizi" dedi Frederick. "Şimdi güneş ışınlarını gönderiyorum size. Işınların altın parıltısını hissediyor musunuz?" Frederick güneşten söz ederken dört minik farenin içi ısındı. Bir yandan da kendi kendilerine soruyorlardı. Bunun nedeni Frederick'in sesi mi acaba? Yoksa bu bir büyü mü?
- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors


Frederick by Leo Lionni is a collaborative story drawn by the kindergarten children in collaboration between Kutipoğlu Anaokulu Tepebaşı, Turkey and I° Circolo Didattico "G. Falcone" di Conversano (BA) - Italy
within the eTwinning project "Pezzettino&co".

All along the meadow where the cows grazed and horses ran, there was an old stone wall. In that wall, not far from the barn and the granary, a chatty family of field mice had their home. but the farmers had moved away, the barn was abandoned, and the granary stood empty.
Lungo il prato, dove un tempo pascolavano le mucche, c'era un vecchio muro. Tra le pietre del muro, vicino al granaio, cinque allegri topi di campagna avevano costruito la loro casa. Ma quando i contadini avevano abbandonato la fattoria, il granaio era rimasto vuoto.
İneklerin otlayıp atların koştuğu çayır boyunca, eski bir taş duvar uzanıyordu. Bu duvar, ahır ile tahıl ambarının yakınlarındaydı. İçinde bıcır bıcır konuşan bir fare ailesi yaşıyordu. Ama çiftçiler gitmişti...Ahır terk edilmiş, tahıl ambarı boş duruyordu.

And since winter was not far off, the little mice began to gather corn and nuts and wheat and straw. They all worked day and night. All-except Frederick.
L'inverno si avvicinava e i topolini dovettero pensare alle scorte. Giorno e notte si davano da fare a raccogliere il grano e noci, pieno e bacche. Lavoravano tutti. Tutti tranne Federico.
Kış iyice yaklaşmıştı. Küçük tarla fareleri de mısır, fındık, buğday ve saman toplamaya başladılar. Hepsi gece gündüz çalışıyordu. Biri dışında:Frederick!
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $4.39+) -
BUY THIS BOOK
(from $4.39+) - DOWNLOAD
- LIKE
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!