

Alexander and the wind-up mouse by Leo Lionni is a collaborative story drawn by the kindergarten children in collaboration between Kutipoğlu Anaokulu Tepebaşı, Turkey and I° Circolo Didattico "G. Falcone" di Conversano (BA) - Italy within the eTwinning project "Pezzettino&co".

"İmdat! İmdat! Fare var!"
Bir çığlık sesi duyuldu. Sonra bir şangırtı. Ardından bardaklar, fincanlar, kaşıklar havada uçuşmaya başladı.
Alekxander, minik bacakları yettiğince, hızla deliğine koştu.
İstediği yalnızca birkaç kırıntıydı. Gene de onu ne zaman görseler, "İmdat!" diye çığlık atıyor ya da süpürgeyle kovalıyorlardı.
Bir gün evde kimse yoktu. Alexander, Annie'nin odasında bir gıcırtı duydu. Yavaşça ileri süzüldü. Bir de ne görsün? Başka bir fare! Ama kendisi gibi sıradan bir hayvan değil: iki bacak yerine iki küçük tekerleği, sırtında da anahtarı olan bir fare. "Kimsin sen?" diye sordu Alexander.
"Ben kurmalı fare Willy'yim. Annie'nin en sevdiği oyuncağım. Halkalar çizerek dönmem için beni kurarlar bana sarılırlar. Geceleri yumuşacık yastıkta uyurum oyuncak bebek ile tüylü oyuncak ayının arasında. Herkes beni sever."
"Benden pek hoşlanmazlar" dedi AleXander üzülerek. Ama kendine bir arkadaş bulduğu için mutluydu. "Hadi mutfağa gidip kırıntı arayalım" diye ekledi.
"Yoo, yapamam" dedi Willy. "Ben ancak beni kurduklarında hareket edebilirim. Ama önemi yok. Herkes beni seviyor."


Alexander, too, came to love Willy. He went to visit him whenever he could. He told him of his adventures with brooms, flying saucers and mouse traps. Willy talked about the penguin, the woolly bear and wostly about Annie. The two friends spent many happy hours together. But when he was alone in the dark of his hideout, Alexander throught of Willy with envy. "Ah!" he sighed. "Why can't I be a wind-up mouse like Willy and be cuddled and loved."
Anche Alessandro incominciò a voler bene a Pippo e spesso lo andava a trovare nella stanza di Gisella. Gli raccontava le sue avventure con le scope, le trappole e i piatti volanti. Pippo invece parlava dell’orsacchiotto, del pinguino di pezza e soprattutto di Gisella. I due amici trascorrevano molte ore felici. Ma quando era solo, nel buio della sua tana, Alessandro pensava a Pippo con crescente invidia. “Ah!” sospirava, “vorrei essere anch'io un meccanico ed essere coccolato e amato”.
Aleksander da Willy'yi sevmeye başlamıştı. Her fırsatta onu görmeye gidiyordu. Ona süpürgeler, havada uçuşan fincanlar ve fare kapanlarıyla yaşadıklarını anlatıyordu. Willy ise pengueni, tüylü ayıyı, en çok da Annie'yi...İki arkadaş birlikte mutlu saatler geçiriyorlardı.
Ama Alexander gizlendiği deliğin karanlığında tek başına kaldığında, Willy'yi düşünüp onu kıskanıyordu. "Ah!" diyordu, "Niçin ben de Willy gibi oyuncak fare olamıyorum? Niçin bana da ona sarıldıkları gibi sarılmıyorlar, niçin beni de onu sevdikleri gibi sevmiyorlar?"


Bir gün Willy tuhaf bir öykü anlattı: "İşittiğime göre..."diye gizemli bir şekilde fısıldadı, "çakıllı yolun sonunda, böğürtlen çalısının yakınlarında bir kertenkele yaşıyormuş. Bu kertenkele sihir yapıp bir hayvanı başka bir hayvana dönüştürebiliyormuş." "Yani" dedi Alexander, "beni senin gibi kurulunca hareket eden bir oyuncak fareye dönüştürebilir mi?"

That very afternoon Alexander went into the garden and ran to the end of the path. "lizard, lizard" he whispered. And suddenly there stood before him, full of the colors of flowers and butterflies, a large lizard. "Is it true that you could change me into a wind-up mouse?" asked Alexander in a quivering voice. "When the moon is round," said the lizard, "bring me a purple pebble."
Quel pomeriggio stesso, Alessandro andò in giardino e corse alla fine del sentiero. “Lucertola, lucertola” sussurrò. Improvvisamente davanti a lui apparve una grossa lucertola variopinta. “È vero che tu puoi trasformarmi in un topo meccanico?” chiese Alessandro con un fil di voce. “quando la luna è tonda” disse la lucertola, “portami un sassolino viola”
O gün öğleden sonra Alexander bahçeye gidip yolun sonuna koştu. "Kertenkele, kertenkele" diye fısıldadı. Bunun üzerine rengarenk, büyük bir kertenkele karşısında beliriverdi. Üzerinde çiçeklerin, kelebeklerin renklerini taşıyordu. "Doğru mu, beni oyuncak bir fareye dönüştürebilir misin?" diye sordu Alexander titrek bir sesle.
"Dolunay olduğunda" dedi kertenkele "mor bir çakıl taşı getir bana."
For days and days Alexander searched the garden for a purple pebble. In vain. He found yellow pebbles and blue pebbles and green pebbles- but not one tiny purple pebble.
Per giorni e giorni, Alessandro frugò ogni angolo del giardino in cerca di un sassolino viola. Invano. Ne trovò di gialli, di blu, di verdi, ma neppure l'ombra di un sassolino viola..
Alexander günlerce bahçede mor çakıl taşı aradı. Boşuna...Sarı çakıl taşı buldu, mavi çakıl taşı buldu, yeşil çakıl taşı buldu...Ama küçücük bir mor çakıl taşı bile yoktu.

- Full access to our public library
- Save favorite books
- Interact with authors


Alexander and the wind-up mouse by Leo Lionni is a collaborative story drawn by the kindergarten children in collaboration between Kutipoğlu Anaokulu Tepebaşı, Turkey and I° Circolo Didattico "G. Falcone" di Conversano (BA) - Italy within the eTwinning project "Pezzettino&co".

"İmdat! İmdat! Fare var!"
Bir çığlık sesi duyuldu. Sonra bir şangırtı. Ardından bardaklar, fincanlar, kaşıklar havada uçuşmaya başladı.
Alekxander, minik bacakları yettiğince, hızla deliğine koştu.
İstediği yalnızca birkaç kırıntıydı. Gene de onu ne zaman görseler, "İmdat!" diye çığlık atıyor ya da süpürgeyle kovalıyorlardı.
Bir gün evde kimse yoktu. Alexander, Annie'nin odasında bir gıcırtı duydu. Yavaşça ileri süzüldü. Bir de ne görsün? Başka bir fare! Ama kendisi gibi sıradan bir hayvan değil: iki bacak yerine iki küçük tekerleği, sırtında da anahtarı olan bir fare. "Kimsin sen?" diye sordu Alexander.
"Ben kurmalı fare Willy'yim. Annie'nin en sevdiği oyuncağım. Halkalar çizerek dönmem için beni kurarlar bana sarılırlar. Geceleri yumuşacık yastıkta uyurum oyuncak bebek ile tüylü oyuncak ayının arasında. Herkes beni sever."
"Benden pek hoşlanmazlar" dedi AleXander üzülerek. Ama kendine bir arkadaş bulduğu için mutluydu. "Hadi mutfağa gidip kırıntı arayalım" diye ekledi.
"Yoo, yapamam" dedi Willy. "Ben ancak beni kurduklarında hareket edebilirim. Ama önemi yok. Herkes beni seviyor."
- < BEGINNING
- END >
-
DOWNLOAD
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
-
SAVE
-
BUY THIS BOOK
(from $3.99+) -
BUY THIS BOOK
(from $3.99+) - DOWNLOAD
- LIKE
- COMMENT ()
- SHARE
- SAVE
- Report
-
BUY
-
LIKE
-
COMMENT()
-
SHARE
- Excessive Violence
- Harassment
- Offensive Pictures
- Spelling & Grammar Errors
- Unfinished
- Other Problem
COMMENTS
Click 'X' to report any negative comments. Thanks!